Hemdem 1996 yılında Mezopotamya Kültür Merkezi’nin açılışıyla kuruldu ve ilk albüm çalışmalarına başladı. İlk albüm 7 yılın emeğiyle 2003’te “Ava Susê“ ismiyle dinleyicinin karşısına çıktı. ‘Ava Susê’ ön dört şarkıdan oluşuyor ve bu şarkılardan Evîna Min, Nesrîn ve Ava Susê halk tarafından çok sevildi. Ve dinleyiciler ve halkımız bu albümü kucakladılar, çok sevdiler bizde bununla çok mutlu olduk. Bu münasebetle dinleyicilere çok teşekkür ediyor, selamlarımızı gönderiyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi bir müzik grubunda her zaman değişiklikler oluyor ve bu bizim için de çok engel oluşturuyor. Grubta biz iki kişi solist Sibel Han ve ben Yılmaz Bayram artık bugünden sonra profesyonel bir orkestra ile dinleyicilerin karşısına çıkacağız.
Neden “Hemdem” ismini grubunuza verdiniz?
Sibel Han (solist): Müzik hayatına başladığımız zaman ‘hemdem’ ve modern bir müzik şekli yapmak istedik ve bunun için de grubumuza Hemdem adını verdik. Böylece çalışmalarımıza başladık.
‘Ava Susê’ albümünüz daha çok ‘Evîna Min’ şarkısıyla tanındı. Albümün ismi için neden ‘Ava Susê’yi seçtiniz?
Yılmaz: Türkçe meyan kökü diye bilinen bir bitkiden yapılan acı ama sağlık yönünden faydalı bir içecektir. Bu içecek Diyarbakır, Batman ve Mardin yörelerinde çok içildiği biliniyor. Mardin’in Derik ilçesinde yaşayan atmış yaşlarındaki Avdi adlı ‘Ava Susê’ satıcısı işiyle öyle bir bütünleşmiştir ki Derik’te bulunan dengbêjlerin ilgisini çekmiştir. Dengbêjler halk arasında da çok sevilen Avdi üzerine ‘Ava Susê’ şarkısını besteler. Sizlerin de bildiği gibi nasıl Adana şalgamı varsa, Susurluk ayranı varsa, Amerika’nın Cola’sı varsa, Kürtlerin de meşhur içeceği ava Susêsi var olduğundan; Kürt kültürünün değerlerinden olan mirası günyüzüne çıkarmak ve tanıtmak istedik. Ve bizde bu şarkıyı kendi formatımızla yeniden düzenleyerek albümümüze adını verdik.
Bugüne kadar kaç şarkıya klip çektiniz?
Sibel: Evet ‘Ava Susê’ albümünü çıkardığımızda, bütün şarkıları klipleştirmek istedik. Başta ‘Evîna Min’ın klibini çektik, sonra ‘Nesrîn’ ve ‘Ava Susê’nin kliblerini çektik. İkinci albümümüzü ise önümüzdeki Newroz’da çıkarmayı düşünüyoruz. Bunun için hazırlıklarımız var. Gelecek albümde söyleyeceğimiz üç şarkının kliblerini çekmek istiyoruz. Yaklaşık üç yıla yakın bir süredir albüm çalışmamız sürmektedir. Tabii bugün bu süreç tamamlanmış olup, stüdyo aşamasındayız. Baştada belirttiğim gibi 2008 Newroz’u öncesi çıkarmayı planlamaktayız. Bu albümde birçok yeniliği yaratacağız.
Sizin de takip ettiğiniz gibi, Kürt müziğinde rock, Hip Hop, jazz ve pop gibi çeşitli tarzlar gelişiyor. Bu yeni tarzlar hakkında ne diyorsunuz?
Yılmaz: Bu yeni tarzlar Kürt müziği için bence çok önemli ve pozitif gelişmeler. Bizim gençlerimiz Amerikan rock dinleyeceği yerde, gidip Kürt rocku dinlesinler. Kendi anadilinde rock dinlesinler, kendi anadilinde Hip Hop dinleyebilirler. Ben bunu çok iyi bir gelişme olarak görüyorum.
‘Kürt müziğinde hala özel bir yeri olan dengbêjlik kültürü bu yeni grup ve yeni çıkarılan albümlerde yer almıyor’ diyen klasik müzik sevenler için ne diyorsunuz? Bu isteklere cevap olabilecek projeleriniz var mı?
Sibel: Öncelikle şunu belirtmek isterim. Kürt klasik dengbêj müziğini tam olarak yapabilmek için öncelikle senin o coğrafyada yaşayabilmen gerekir. Oranın suyunu içmek, oranın havasını teneffüs etmek, o dağlarda haykırmak gerekmekte. Ama ne yazık ki, yaşam koşulları çoğu sanatçılarımızı kendi ülkesinden kendi coğrafyasından, suyundan, havasından uzaklaştırrmış ve metropollere ve Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmışlardır. Metropol yaşamı herkesin bildiği gibi yaşamımızın her alanına müdahale etmektedir. Beton yığınları, büyük iş makinaları vs., tam tersi bir coğrafya içerisinde olduğu için kişinin tarzı ve müziğe bakışı değişmektedir.
Bildiğiniz gibi ‘Ava Susê’ albümünde birçok yerel otantik parça seslendirdik, bunları gün ışığına çıkardık ve çıkarmaya devam edeceğiz. Tabii kendi otantik dokusunu bozmadan zenginleştirerek seslendireceğiz. İlk albümde olduğu gibi bu albümde de özel bir yer vereceğiz.