| | Kürtçe'de sıkça kullanılan bazı kelimeler ve türkçe anlamları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: Kürtçe'de sıkça kullanılan bazı kelimeler ve türkçe anlamları Salı Mart 08, 2011 3:19 pm | |
| Kürtçe'de sıkça kullanılan bazı kelimeler ve türkçe anlamları
1 ez .......... ben. 2 roj ......... gün, gündüz. 3 jiyan ..... yaşayış. 4 heval ..... eş, yandaşı, arkadaş, refakatçi. 5 delal ...... sevgili, aziz. 6 te .......... 1.seni. 2.sana. 7 rojda ..... gün verdi. 8 ji ........... den, dan. 9 tu .......... 1.sen. 2.hiç. 10 zilan ...... sert rüzgar, fırtına. 11 min ........ ben, benim. 12 ***** ..... önder, şef. 13 baran ..... yağış, yağmur. 14 ser ......... 1.baş, kelle. 2.üst. 15 welat ..... ülke, memleket, vatan, yurt. 16 be .......... olsun. 17 ****d ....... süratli. 18 azad ....... özgür, hür. 19 kir .......... kısa kulaklı hayvan. 20 ker ......... 1.eşek. 2.sağır. 21 çiya ........ dağ. 22 hejar ...... fakir, sefil, yoksul. 23 zozan ..... yayla. 24 gel ......... halk, cumhur. 25 hez ........ haz, sevgi. 26 pir .......... 1.çok, fazla. 2.köprü. 27 dil .......... gönül, kalp, yürek. 28 dar ......... 1.sonektir. veren, emreden, hükmeden anlamına gelir, fermandar (buyuran gibî). 2.meyve isimlerine göre ağaçları isimlendirir. 3.idam sehpası. 4.ağaç, odun. 29 baş ......... iyi, güzel, hoş. 30 nan ........ ekmek. 31 jin .......... kadın, zevce. 32 bi ............ nitelik eki. 1.ile 2.fiillerin emir hali ve gelecek zaman hallerini sağlar, dilek ve istek kiplerinde yardımcı olur, Türkçe’de e, a eki alan fiillerin yerine geçer, kelimelerin öneki olarak yeni kelimeler oluşturur. 33 zelal ...... arı, duru, berrak, saydam. 34 şev ........ gece. 35 zer ......... sarı. 36 sor ........ 1.al, kırmızı. 2.kızarmış, kızışmış. 37 gule ....... mermi, kurşun. 38 here ....... git. 39 nabe ...... olmaz. 40 şivan ..... çoban. 41 her ........ her. 42 berxwedan direnç, direniş, mukavemet, direnmek, dayanmak. 43 na ......... 1.hayır. 2.olumsuzluk öneki. 44 Amed ..... Diyarbakır. 45 agire ...... frengi. 46 çav ........ göz. 47 ciwan ..... genç. 48 av .......... su. 49 bawer ..... inanan, güvenen. 50 agir ........ ateş. 51 şoreş ...... devrim, ihtilâl. 52 xwe ........ kendi, kendisi. 53 ne .......... 1.değil. 2.ne. 54 ber ......... 1.en, ön, 2.döl, verim, mahsul, 3.meme, 4.taş. 55 em ......... biz. 56 me ......... biz. 57 jan ......... ağrı, sancı, sızı. 58 ev .......... bu. 59 şiyar ...... ayık, uyanık. 60 li ........... 1.-de, -da içinde. 2.isme a, e, ı, i halini verir. 61 yek ....... bir, tek. 62 rojing .... damda açılan havalandırma ve güneş ışınlarının içeri girmesi için delik. 63 xezal ..... ceylan. 64 gelek ..... bir hayli, çok, epey(ce). 65 çi .......... ne? 66 asmin .... ufuk. 67 adar ...... Mart ayı. 68 ben ....... 1.ip. 2.çitlembik ağacı. 69 rojbaş ... günaydın! iyi günler! 70 da ......... 1.önek olarak kelimeye alçaltıcı, indirici anlamını verir. 2.sıfat eki olarak, "de","da", "den", "dan" anlamını verir. 3."dan" fiilinin dili geçmiş zamanı. 4.anne. 71 dotmam . amca kızı. 72 reş ........ kara, siyah. 73 mal ....... 1.mal, ****. 2.mesken. 74 nav ....... 1.ad, isim. 2.nam, san. 3.ara, vasat. 4.iç. 75 gul ........ gül. 76 kirin ...... koymak, "jê" önekiyle (jêkirin) 1.fiil, eylem, yapmak, etmek. 2.kesmek, koparmak, "lê" önekiyle (lêkirin) üstüne dökmek, döktürmek. 77 berf ....... kar. 78 mircan ... mercan. 79 çawa ...... nasıl? 80 viyan ...... istek, irade. 81 doz ......... 1.dava, iddia. 2.ülkü, mefkure. 3.tez. 82 zinar ....... kaya. 83 bir ........... 1.bölüm. 2.koyun ve keçi sürüsü. 84 helbest ... şiir. 85 merd ...... mert. 86 se ........... it, köpek. 87 kendal .... yamaç, yar. 88 diyar ....... 1.açık, belli, bariz, belirli. 2.ülke, memleket. 3.görünür. 89 we .......... siz, sizin. 90 ew .......... o, şu. 91 dayende .. veren, verici. 92 dem ........ 1.an, zaman, esna, çağ, dönem, lahza, müddet, süre, mühlet, vakit. 2.dem, kıvamına gelmek. 93 ro ........... gün, gündüz. 94 can ......... can. 95 du ........... iki. 96 kevok ..... güvercin. 97 bo .......... için. 98 deng ...... 1.ses, seda. 2.oy, rey. 3.denk, eşit, eşdeğer, muadil. 99 Gulan ..... Mayıs ayı. 100 dest ..... el.
A'dan Z'ye kürtçe kelimeler ve türkçe anlamları
Kürtçe kelimeler ve anlamları
A, a a 1. Kürt alfabesinin ilk harfi. 2. dişil cins edatı. a 1. Kürt alfabesinin ilk harfi. 2. dişil cins edatı. a 1. Kürt alfabesinin ilk harfi. 2. dişil cins edatı. abadanî bayındırlık abagine cam, billur abajûr abajur abal dönme abor geçim, iktisad aborandin geçindirmek aborî ekonomi, iktisat, geçim aborînas ekonomist, iktisatçı aborzan ekonomist, iktisatçı aciz aciz, çaresiz, güçsüz, zayıf acizkirin kızdırmak, rahatsız etmek acûr 1. kiremit. 2. bir cins salatalık, acur. acızbûn aciz olmak, bıkmak, usanmak, rahatsız olmak adan 1. süt ürünleri. 2. verimli, bereketli, mümbit. 3. besin. adanî bereket, bereketlilik, randiman, verimli, verimlilik adanlêbûn bereketlenmek adar Mart ayı ade şirret, şırnaşık, ısırgan böcekler adeb iltihap adebûn şırnaşmak adekirin yabancı otlardan temizlemek adem Adam adet adet, töre adetî normal, töreye uygun adû ısırgan böcekler afat afet aferîde canlı, yaratık. aferîn aferin, varol aferînek karakter afir yalak, hayvan yemeği. afirande eser, yapıt afirandin yaratmak, meydana getirmek, türetmek afirandinêr yaradılış afirîn meydana gelmek, oluşmak. afirîndêr türetici, yaratıcı afirîner yaratıcı afîş afiş agah haber, duyum agahdar haberdar, bilgi sahibi, bilgili agahdarbûn bilgilenmek, haberdar olmak agahdarî bilgi, malumat; duyuru ilan agahdarkirin bilgilendirmek, haberdar etmek, bildirmek, haber vermek agahî enformasyonel bilgi, malumat, bilgi agihandin haber vermek, bildirmek agir ateş agirbaz ateş canbazı agirber ateşli silah agirberdan ateşe vermek, ateşlemek agirbest ateşkes agirbest ragihandin ateşkes ilan etmek agirbir ateş düşürücü agirçav atak agirdank ateşlik agirdaran ateş yakmak agirgeh ateşin yakıldığı yer agirgirtin ateş almak, ateşlenmak agirhilkirin ateş yakmak agirkirin ateş etmek, ateş yakmak agirkuj itfayeci agirnak yakıcı, ateş gibi, ateşli, ateş rengi agirparêz ateşe tapan agirparêzî ateşe tapmak agirten ateşçi agirvêxistin ateş yakmak agirxweş sempatik ah ah, ilenç aheng ahenk, ritim, uyum, mutabakat ahengdar uyumlu, ritimli aj filiz, sürgün ajal 1. sürü, küme, gurub, zümre. 2. hayvan. ajan casus, ajan ajda filiz ajdan filizlenmek ajênta acenta ajinîn dişleri kürdan vs. ile karıştırmak ajne yüzücü ajneber yüzücü ajnekirin yüzmek ajo güdü ajodar güdümlü ajotin 1. ekmek. 2. sürmek, gütmek. ajotkar sürücü ajovan sürücü, şoför akademî akademi akincih yerleşik akincihbûn yerleşmek akredîtîf akreditif akû akü al bayrak alale lale alandin ambalajlamak, sarmak alaşkirin kiriş kaplamak alav araç, alet, edevat alaz niyetlenme, kastetme album albüm aldaxîname ihbarname alerjî alerji alî taraf, yön, yan, cihet, cenah, yaka alif kışlık hayvan yemi alîgir taraftar, yandaş, taraflı alîgirtin taraf tutmak alîkar yardımcı alîkarîkirin yardım etmek alîn birbirine geçirmek, dolamak alînegir tarafsız, nesnel aliqîn takılmak, asılı kalmak, birbirine dolanmak alîsor armut alistin yalamak alkol alkol almas elmas aloq bademcik aloz karışık, bozuk, yoz alozî kaos, karışıklık altaxî ihbar, ispiyon altaxîkirin ihbar etmek alternatîf alternatif alûbûn kamaşmak alûçe can eriği alûde pisliğe bulaşan alûle 1. dar sokak. 2. koridor. alûs samimiyetsiz, yapmacık, sahte kibarlık, sahte davranışlı amade hazır, amede amadebûn hazırlamak, amede etmek amadekirin hazırlamak, amede olmak amadeyî hazırlık amajekirin sözetmek, belirtmek aman kap amas iltihab, şişme ambargo ambargo ambûlans ambulans, cankurtaran ambûr tesisat, enstrüman ambûrîn alet, malzeme ambûrsaz tesisatçı amêjen alaşım, terkip amir amir amîral amiral amojin amca hanımı ( karısı ) amojkar eğitimci, pedagog amojkarî pedagoji amper amper ampûl ampul amûr tesisat, enstrüman amûrîn alet, malzeme amûrsaz tesisatçı an 1. ya, veya (hut), yahut. 2. yoksa. 3. çoğul eki. an na yoksa ananas ananas anarşî anarşi anatomî anatomi andêr soyka ango başka bir deyişle, veyahut, yani, demek ki anîn getirmek anînbîr anımsatmak, çağrıştırmak anîs anason anix anason anjî yada anket anket anormal anormal ansîklopedî ansiklopedi antên anten antîlop antilop antrenman antrenman antrenor antrenör aort aort ap amca apandîsît apandist apore şok veya paniğe kapılmış aqar alan, yüz ölçümü, arazi aqil akıl, us aqilmend bilge, akıllı, zeki ar 1. ateş. 2. ar, haya. aram 1. huzurlu, dingin, sakin. 2. sabır. 3. huzur, sükunet, gönenç, istikrar. arambexş huzurveren arambûn huzur bulmak, sakinleşmek aramdar dinlendirici, huzurverici, sakinleştirici, müsekkin aramgeh 1. istirahat yeri. 2. kabir. aramî huzur, istikrar aramxane huzurevi aran elem araq rakı ararot mama arask donatı, teçhizat arastek 1. donanım. 2. ziynet. arastekirin yöneltmek arastî bezenmiş, donatılmış, teçhiz edilmiş arastin bezemek, donatmak, teçhiz etmek arav bulaşık suyu ard un ardelîn un oluğu ardik irmik ardû (katı) yakıt arena arena argon ateş rengi argûn ocak argûşk bademcik arî 1. Hint-Avrupa 'lı. 2. kül. 3. yardım. arihandin acıtmak, ağrıtmak arihîn acımak, ağrımak arîk tavan arîkar yardımcı, asistan arîkarî yardım arîkarîkirin yardım etmek arîkarîxwaz yardımsever arîle kadın gibi (görünüşlü) erkek arimîn dinlenmek aring koyun ve keçilerin genel adı arîperwer yardımsever arîşe sorun, problem arîşen manevi, maneviyat, moral arîtmetîk aritmetik arîxen emin arîxenbûn emin olmak arizîkirin özelleştirmek arkolk maşa arkork fırın küreği armanc amaç, hedef, gaye, erek armûş üzüm posası arode çok gezen kadın artêş ordu artêşgeh ordugah artêşxane ordu evi arşîv arşiv artîşok enginar arû salatalık arûng erik arvan un arvane dişi deve arzing çırpı asan kolay, basit asanî kolaylık asav ur asayî normal, olağan asê 1. asi, şaki. 2. yalçın, sarp. asêbûn kapanmak, kilitlenmek, tıkanmak asêgeh kale, müstahkem mevki, hisar asêkirin kapatmak asîd asit asîman gök, gökyüzü asîtan ağıl, havlu ask geyik aso ufuk asogeh son ufuk ast düzey asteng engel, güçlük astrolojî astroloji. bakınız "stêrnasî" asûde sakin, dingin asûk alışveriş malzemesi aş değirmen; yemek aşbûn yatışmak, teskin olmak aşêf yabani otları ayıklama aşêf kirin yabani otları ayıklamak aşik mide aşît çığ aşîtî barış aşîtîperwer barış sever aşîtîxwaz barış sever aşkirin yatıştırmak, teskin etmek aşopî hayali aşpêj aşçı aşûjin iplik aşvan değirmenci aşxane lokanta atmosfer atmosfer. ( bakınız seqa) av su ava mend durgun, kirli su ava tezî soğuk su avabûn güneş, yıldız vb. nin batması avadan bayındır, mahmur avahî bina, yapı avakar kurucu avakirin kurmak, inşa etmek, oluşturmak avan yardakçı avasazî mimari avdan sulamak avdestxane tuvalet avdonk et suyu avêtin atmak, fırlatmak avêtin ser cihkî bir yeri basmak avêtina ber hev atışmak avgîz su biriken yer avî sulak avîje temiz avik sperm, meni avis hayvanların döl tutması avisbûn döl tutmak avjen yüzücü avjenîkirin yüzmek avrêj tuvalet avrêjk pisuar avşile pekmez avzêm baharda oluşan geçici pınar avzêr yaldız avzêrkirin yaldızlamak awa biçim, şekil, tarz awan fesad, fitneci awar helva awarte istisna, olağanüstü awat umut, istek, iştiya awaz ezgi, melodi awêne ayna; açık, belli awir sert bakış awirvedan ters ters bakmak ax toprak axaftin konuşma, konuşmak axîn sızlama, ah çekme axînkişandin ah çekmek axivîn depreşmek, yaranın azması veya yeniden kanaması axûr ahır aya acaba ayende gelecek ayisandin tutuşturmak ayîsîn tutuşmak aza özgür, bağımsız, gözüpek azad özgür, hür azadî özgürlük azadîxwaz özgürlükçü azib bekar azîne yöntem, metod | |
| | | Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: devamı Salı Mart 08, 2011 3:20 pm | |
| B, b ba rüzgar; romatizma; yan, yanında ba hatin rüzgar esmek babet konu; tür, cins bablîsok hortum bac vergi bacana reş patlıcan bacana sor domates baçemok yarasa bacên neyekser dolaylı vergiler bacên yekser dolaysız vergiler baçık sigara badan bükmek, kıvırmak badek sarmaşık; (arabaların direksiyonu) badîn kadeh bafirok uçurtma bager kasırga bahor nezle bahorî nezle olan kişi bahoz fırtına bajar şehir, kent bajarî şehirli, kentli bajarîbûn kentlileşme bajarok ilçe bajarsazî şehir planlamacılığı bajen yelpaze bakir guguk kuşu bakur kuzey bal dikkat, ilgi. "Bala xwe dayîn." dikkat etmek, yoğunlaşmak. balaban afacan balafir uçak balafirkişên uçaksavar baldar dikkatli bale ebleh, alık balexane gökdelen balgeh yastık balîf yastık balinde kartal, şahin vb. kuşlar balkêş ilginç, enteresan balkêşname ihtarname balkişandin dikkat çekmek, vugulamak balûle dürüm balûr nasır balyoz büyükelçi balyozxane büyükelçilik ban dam bandêr luğ, silindir. bandev kar fırtınası bandor etki bandorlêkirin etkilemek bane otlak, yayla baneşan ünlem işareti bang çağrı, ezan bangdan ezan okumak bangewazî çağrı bangîn çığırtkan banglêkirin çağırmak, seslenmek banî yukarı, damın üstü banîje çatı katı banîn alışmak, uyum sağlamak bapêç karla karışık rüzgar bapêş nezle bapîr büyük baba, dede bar yük; sorumluluk baran yağmur barandin yağdırmak baranî yağmurluk bare konu, mevzu baregeh üs, kamp bareş doğu rüzgarı, karayel barîdox durum, vaziyet barîn yağmak, yağış barkêş nakliyeci barkirin yüklemek, taşınmak barname irsaliye bask kol, kanat baş iyi, güzel başebaş doğru dürüst, tam olarak başî iyilik başok akmaca, doğan başûr güney bav baba bavmarî üvey baba bawer inanan bawerî inanç bawerîpêanîn güvenmek, inanmak bawerkirin inanmak, güvenmek bawermend inanan, mümin baweşandin yelpazelemek baweşînk yelpaze bawî romatizmalı bawîşk esnemek bayê weşt keşişleme baz şahin bazbend kolluk; kola bağlanan muska bazdan koşmak, atlamak bazin bilezik bazirgan tüccar bazirganî ticaret bê 1. önek. 2. sözcüklere siz, sız ve suz eki. bê alî tarafsız, nesnel bê semt ihtiyatsız bê şik kuşkusuz bêaheng uyumsuz, ritimsiz bêar arsız, hayasız bêaram huzursuz, istikrarsız bêbav babsız, mec. kalleş, güvenilmez bêbext kalleş, arkadan vuran. bêbextîkirin kalleşlik yapmak bêbingeh asılsız, temelsiz bêbinî dibsiz, asılsız, yersiz bed kötü, çirkin bêdawî sonsuz, ebedi bedbext talihsiz, mutsuz bedbîn kötümser bedew güzel, yakışıklı bedewî güzellik bedgeh çıkıntı bedil takım elbise bêdil gönülsüz, isteksiz bêg piyon bêgane yabancı bêgav çaresiz, imkanı olmayan bêgavî mecburiyet, imkansızlık bêguman kuşkusuz, elbette, tabiki, şüphesiz bêhawe sağı solu belli olmayan, tutarsız bêhemdî gayri iradi, istemdışı, istemeyerek olan bir şey. bêhempa eşsiz, emsalsiz behicandin sinirlendirmek, kahretmek, öfkelendirmek; boğulmak behicîn kahrolmak, öfkelenmek bêhiş 1. akılsız, şuuru yerinde olmayan. 2. bayılan, bayılgan bêhişbûn bayılmak bêhişketin bayilmak bêhişkirin bayıltmak behîv badem bêhn koku, nefes, soluk. "bêhna xwe berdan" dinlenmek, soluk almak. bêhndar kokulu bêhnfireh sabırlı, tahammül sahibi bêhnlêçikandin nefesini kesmek, güç duruma düşürmek bêhnlêçikîn nefesin daralması bêhnok virgül bêhnpêketin kokuşmak bêhntengbûn sıkılmak, daralmak bêhntengî can sıkıntısı, sabırsızlık behr deniz behreme matkap behremend yetenekli behremendî kabiliyet, yetenek behskirin sözetmek bêhtir daha çok, daha fazla bêhtir pêr üç gün önce bêhtir pêrar üç yıl önce bej kara bêjandin elemek bêje 1. kelime sözcük. 2. Söyle!. bêjer söyleyen bejî karasal bêjî piç bêjing elek, kalbur bêjingkirin elemek bejn boy bejn û bal boy pos, endam bêkar işsiz bêkêr gereksiz, işe yaramaz, işlevsiz bêkes kimsesiz, öksüz bel dik (göz veya kulak) belalûk vişne belam fakat, ama belavkar dağıtımcı belavkirin dağıtmak belavok elle dağıtılan bildiri belawela darmadağınık belawelabûn darmadağınık olmak belawelakirin darmadağınık etmek belbelîtanik kelebek belê evet, okey beledî şimşek belek alaca, siyah beyaz belengaz fakir, sefil, zavallı bêlête halay belgefîlm belgesel belgename belge belq belirgin, çarpıcı, pırtlak belqitandin gebertmek, zıbartmak belqitîn gebertmek, zıbarmak belqityo! geberesice! belweşîn cüzzam bêmêjî beyinsiz, ahmak ben ip benav dışbudak ağacı bend ip, cisim; set, engel; paragraf bendav baraj bende köle, esir bendeman beklemek, yolunu gözlemek bênder harman bendergeh liman, iskele bendewar bekleyen, gönülden bağlı bendik tire bendîname tutuklama müzakeresi bendîxane cezaevi bengî tutkun, müptela, kara sevdalı benî cevîzlî sucuk; kul, köle benîşt sakız benîzava içgüvey bêpar yoksun, mahrum. "bêpar man" yoksun kalmak. bêpayan eşsiz, paha biçilmez beq kurbağa ber 1. ön, öntaraf. 2. taş. 3. meme. 4. ürün, verim. 5. döl. bêr kürek beramber karşı, karkşılık, eşit, denk beran koç beranberdan koçbırakımı berate leş berav çamaşır yıkama günü beravêtin hayvanlarda düşük beraz domuz beraze değirmen taşının altındaki pervaneler berbajar varoş, baliyö berban balkon berbang şafak, tan berbejn boyuna takılan muska berber karşıt, rakip berberî hasımlık, düşmanlık berbiçav somut berbisk saç tokası berbûk geline eşlik eden kadınlar berçavk gözlük berçavkfiroş gözlükçü berdan bırakmak, terketmek, vazgeçmek berdar verimli, bereketli; yetişkin, ergen berdêl bedel, karşılık berdêlkirin takas etmek berdewam devamlı, sürekli; devam berdewamkirin sürdürmek, devam etmek berdil sevgili, aziz; kolye berdîwar kimsesiz, öksüz bere cephe bêrê usulsuz, yolsuz berê xwe dan bakmak, yönelmek beredayî başıboş, fuzuli, kişiliksiz, işe yaramaz berendam aday berendamî adaylık berespî kireç taşı bêrêtî yolsuzluk, usülsüzlük berevajî tersyüz berevajîkirin tersyüz etmek, çarpıtmak berevan savunmacı berevanî savunma berêvar ikindi, akşam üzeri bêrewişt ahlaksız, karektersiz berf kar berfedîn erimekte olan kar kümeleri berfemot kar-pekmez karışımı tatlı berfende çığ berfîn kardelen çiçeği berfireh geniş, ayrıntılı berfmalk kar küreği berfşo karla karışık yağmur, sulusepken berg kitap, dergi vb. kapağı bergeh manzara, görünüm, kapsam bergîn ciltli kitap bergirî önlem, tedbir bergirtin döl tutmtak, gebe kalmak berguhk kulaklık berhem eser berhevkar derlemeci, toplayan (toplayıcı) berhevkirin toplamak, derlemek berhevok derleme, antoloji berhewa anlamsız, boş berî ova, düzlük bêrî 1. masum, günahsız. 2. sürünün sağıldığı yer. berî zayîne milattan önce berik 1. çakıl. 2. mermi. bêrik toz veya kül küreği bêrîvan süt sağmaya giden kadın. berjêr aşağı doğru berjewendî çıkar berjewendîperest çıkarcı berjor yukarı doğru berk havuz berkanî sapan berkeftî değerli, sevgili, muhterem berkeş tepsi berkêşan üretmek berkêşk çekmece berkeşok küçük tepsi berkurk kursak bermal ev hanımı bermayî artık, geride kalan bernac kurnaz, uyanık bername program bernav ön ad, göbek adı beroj güneş gören yamaç beroş tencere berpal yamaç berpêşkirin sunmak, takdim etmek berpirs sorumlu, mesul berpirsiyar sorumlu berpirsiyarî sorumluluk bersiv cevap, yanıt bersivandin cevaplandırmak berstûk yaka bersûc sanık bertek reaksiyon, tepki bertîl rüşvet berû palamût bervang peştemal bêrvî vana bervihêr anlayışlı, kamil berwar yamaç, meyil berx kuzu. "Berx ê/a min!" yavrum anlamında hitap. berxwedan direniş berxwedêr direnişçi, direngen berz yüksek, ulu berze kayıp berzebûn kaybolmak berzekirin kaybetmek berzeq müstehcen berzî yükseklik berzile etek bes yeter bêsemt ihtiyatsız beser göz bêserî uçsuz, başsız. bêserûber düzensiz, plansız, başı bozuk. bêserûbin uçsuz bucaksız. besimîn gülümsemek bêsinc ahlaksız, karaktersiz bêsiûd şanssız, talihsiz best ilham, esin bestenî dondurma bestîn bağlamak bestir yaygı bestlêrabûn ilham gelmek bet toy betal 1. boş gezen, işsiz. 2. geçersiz, iptal betalkirin iptal etmek, geçersiz kılmak betan astar bêtar felaket, afet bêtewş dengesiz bêş halktan toplanan para beşdar katılımcı beşdarbûn katılmak beşdarî katılım beşdarîtêdekirin katılmak beşervekirî yüzü gülen, yüzü ışıldayan bêşik şüphesiz, elbette beşişîn gülümsemek betilandin yormak, yorulmak betilî yorgun betilîn yorulmak betlane tatil, izin, dinlenme bêvil burun bêxem gamsız, umursamaz bexişandin bağışlamak, bahşetmek bext şans, talih bextewar mutlu bextewarî mutluluk bextreş talihsiz, şanssız bextvekirî şanslı, talihli bey kapora beyaban çöl, ıssız yer beyanî sabah, sabah vakti beyanîbaş günaydın beybûn papatya bêyom uğursuz bez koşu beza koşucu bêzar bıkınmış, bezgin, usanmış bêzarbûn bıkmak, usanmak, bezmek bêzarkirin usandırmak, bezdirmek, bıktırmak. bezîn koşmak bêzirav ödlek, korkak. bi sözcüklere ile ve cı, li, lı, ca, cu vb. ekleri katan önek. bi tevayî hepsi bi zanayî bilerek bi bandor etkili bi dîtina min bence, görüşümce bi dizî gizlice bi dor sırasıyla bi dorvegerî sırayla bi dûrketin uzaklaşmak bi giştî genellikle bi hêrs kızgın, sinirli bi hêsanî kolaylıkla bi kêr hatin işe yaramak bi kinahî kisaca bi kinayî kısaca, özetle bi kotekî zorla, cebren bi kurtasî kısaca, özetle bi kurtayî kısaca, özetle bi lez û bez alelacele bi min 1. bence, bana kalırsa. 2. bana, benimle. Mesela: "Bi min axifî." Benimle konuştu. bi piranî çoğunlukla bi qewla diya min annemin dediği gibi bi rastî gerçekten, sahi bi roj gündüzleyin bi semt ihtiyatlı bi taybetî özellikle bi tenê yalnızca, sadece bi şev geceleyin bi şev û roj gece gündüz bi tundî sertçe, şiddetlice bi vî awayî bu şekilde, bu tarzda, böylece bi vî rengî bu şekilde, bu biçimde bi vî şêweyî bu şekilde, bu biçimde biadan besleyici bîber biber bîbik göz bebeği bibîranîn anmak, anımsamak bibîrbirin idrar etmek, akıl erdirmek bibîrxistin anımsatmak, hatırlatmak bicihanîn yerine getirmek bicihhiştin terk etmek bicihkirin yerleştirmek biçrik yağda kızartılmış ekmek biçûk küçük biçûkahî küçüklük, çocukluk bîdar uyanık bidawîbûn sonuçlanmak, bitmek bidawîkirin bitirkek biderengîxistin geciktirmek bidil istekli, gönüllü. biha 1. fiyat, pahalı. 2. kıymet, değer. bihabûn pahalılaşmak bihar ilkbahar bihevşabûn sevişmek bihêz güçlü, kuvvetli bihêzbûn güçlenmek. bihêzkirin güçlendirmek bihîstin duymak, işitmek bihîstiyar duyarlı, hassas bihîstok telefon ahizesi bîhok ayva bihost karış bihuşt cennet bij iştah, imrenme bîj piç bijandin imrendirmek, iştahlandırmak bijang kiprik bijarte seçkin, elit bijartin seçmek, ayıklamak bijî yaşa, varol, bravo. bijîn iştahı çekmek, imrendirmek bijîreş başak bijîşk doktor, hekim bikaranîn kullanmak, işlemek bikarhêner kullanıcı, operator bikêr yararlı, elverişli, işlevsel. bikêrhatî yararlı, elverişli, işlevsel, kullanışlı. bikir 1. bir işi yapan. 2. müşteri, alıcı. bikuj 1. öldüren, katil. 2. Öldür! bila be! peki!, öyle olsun! bilandin mırıldanmak bilbil bülbül bilêvkirin telafuz etmek bilik çocuk penisi bilind ulu, yüce, yüksek bilindahî yükseklik bilindbûn yükselmek bilindkirin yükseltmek bilûr kaval bin alt, dip binavêlîstin güreşmek binavkirin tanımlamak, isimlendirmek binavûdeng ünlü, meşhur binbar yükümlülüğü alan binbarî yükümlülük binçavî gözaltı binçavkirin gözaltına almak binçeng koltuk altı bindest ezilen bindestî esaret, ezilmişlik binefş menekşe binefşî mor renk bîner izleyici, seyirci binesazî altyapı bingeh temel, esas bingehdanîn temel atmak bingehîn temel, başlıca binhişîn bilinçaltı binî alt, dip binik bardak altı binkirask iç çamaşırı binpêkirin ayak altına almak, ihlal etmek binyad tekel, esas bir bölüm, kesim bîr 1. hafıza, bellek, şuur. 2. kuyu. bira erkek kardeş birandin 1. yok etmek, imha etmek. 2. kesmek. Mesela: "der birandin" ağaç kesmek. bîranîn anma biraşîr süt kardeş biraşte izgara biraştin pişirmek biratî kardeşlik birayetî kardeşlik birazava sağdıç birazî yeğen, erkek kardeşin çocukları bîrbir yetkin, ergen, reşit, balığ birçî aç birçîbûn acıkmak birçîtî açlık bîrdozî ideolojik bêtewş dengesiz bêş halktan toplanan para beşdar katılımcı beşdarbûn katılmak birek testere birêketin yola koyulmak birêkirin yollamak, göndermek birêkûpêk düzenli, sistematik bireser dilbilgisinde nesne bireş yoksul birêvçûn yürümek birêvebirin yönetmek, idare etmek birêveçûn yürümek bîrewer aydın, bilinçli, yetkin birêxistî örgütlü birêxistinbûn örgütlenmek birêxistinkirin örgütlemek birêz sayın, saygıdeğer, bey birin götürmek, taşımak birîn 1. kesmek, biçmek. 2. yara birinc pirinç birîndar yaralı birîndarbûn yaralanmak biriqandin parlatmak biriqîn parlamak bîrkor unutkan bîrok unutkan birû kaş biryar karar biryardar kararlı biryardarî kararlılık biryarname kararname biryarstandin karar almak biryarwergirtin karar almak biserîkirin başgöz etmek, evlendirmek biserûber düzenli ve planlı bisk zülüf bîsk kısa an, lahza bîska din biraz önce bist 1. kavurma sacı. 2. şiş. bîst yirmi bîstekê bir saniye bîşe çalılık bîşeng salkım söğüt bîşî orman bişirîn gülümsemek bişkivîn çiçek veya tomurcuk açmak bişkoj düğme bişkok düğme bitim yabani fıstık bitir 1. çok gelişmiş hayvan yada bitki. 2. azgın bitirbûn azgınlaşmak biv çocuklar için tehlikeli, cız bivê nevê ister istemez bivir balta biwêj deyim bixapîne yanıltmak bixemlîne süsletir bixenqîna boğdurmak bixêrî şömine, baca bixurîne kaşındir bixwe yiyecek bixwîne okutmak biyanî yabancı biyom uğurlu bizav hareket, etkinlik, faaliyet bizdandin ödünü kopartmak bizdîn ödü kopmak bizdonek ödlek bîzdoz ideoloji bizin keçi bizir 1. küçük tohumlar. 2. bezir, bezir yağı bizivîn hareketlenmek, kımıldamak bizmar çivi bizmik gem, gemcik bizot kor bizûz güve bo nimûne örneğin, mesela bobelat felaket, facia, trajedi boçik 1. kuyruk. 2. izmarit. boçûn görüş, düşünce bone münasebet. "bi boneya..." münasebetiyle... boqil baldır borak adak, kurban borandin 1. afetmek, mazur görmek, geçirmek. 2. geçinmek. borî geçen, geçmiş borîn geçmek bot oluk boş bol, gür, fazla, geniş (alan) boşahî bolluk, gürlük boyax boya boyaxkar boyacı boyaxkirin boyamak brûsk 1. şimşek, yıldırım. 2. telgraf. brûskvedan şimşek çakması bû düğün bûçû düğün alayı buha fiyat, değer buhartin geçirmek buhurîn geçmek, zamanı geçmek bûjen materyal, malzeme bûk gelin, oauncak bebek bûka baranê gökkuşağı bûka berfê kardanadam bûkanî gelinlik bûkik arpacık bûn olmak bûnewer canlı, yaratık bûnewerî varoluş bûra kayınbirader bûrîn böğürmek bûse pusu bûyer olay bûyîn olmak bexişandin bağışlamak, bahşetmek bext şans, talih bextewar mutlu bextewarî mutluluk | |
| | | Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: devamı Salı Mart 08, 2011 3:20 pm | |
| C, c cacir ceviz içi bal karışımı bir yiyecek cahş 1. sıpa. 2. işbirlikçi, hain. camêr centilmen, cömert camûs manda can can canbaz 1. akrobat. 2. hayvan alım satımcısı. canberî karides candar canlı canecan samimi, içten cangorî şehit, fedai canî tay canik canan cankûş hıristiyanları kiliseye çağıran kimse car kez, sefer, misli, kat cara paşîn son defa cara pêşîn ilk defa cardin yine, yeniden carinan bazen, ara sıra carûd kül ve toz küreği catir kekik otu caw bez, kumaş cawbir makas cawî elti cawker bez dokuyucusu cax korkuluk cazû cadı, kurnaz veya hileci kadın ce arpa ceban mezarlık cebar kırık çıkıkçı cebilxane cephane cebirandin kırık ve çıkıkları kaynaştırmak cebirîn kaynaşmak cedel tartışma cedew hayvan omuzunda meydana gelen yara ceh arpa cehdasî taneleri arpaya benzeyen daha küçük bir bitki cehimîn gebermek, defolmak cehter kekik otu cejn bayram cejnane bayramlık celaqî iyice koyulaşıncaya kadar kaynatılan pekmez celebdar koyun taciri celew gem cem yan, yanında cemawer kitle, ahali cemed buz cemedanî bir tür sarık cemidandin dondurmak cemidî donmuş cemidîn donmak cemser kutup cenbelî içimi sert tütün cendek ceset ceng savaş, harp cengawer savaşçı cengîn savaşmak cênik favori, şakak ceqin bir günlük yürüyüşle alınan mesafe cercer çırçır cerd baskın, saldırı cerde korsan, şaki cerg karaciğer ceribandin denemek, sınamak ceribîn denenmek, sınanmak cew kırpma makası cewêlek lümpen cewî çam sakızı cewrik enik cêwtik deri kese cêz çeyiz cîgir vekil cigur bir mesire günü cih yer, mekan. "di cih de" uygun, yerinde. "Di cih de çû!" Hemen gitti. "Cihê daxê ye." maalesef, üzgünüm. cîhan dünya cîhanî dünyalı cihê ayrı, farklı, değişik cihê şanaziyê onur verici cihêreng özgün, farklı cihêtî farklılık, değişik cihû yahudi cil elbise, giysi cildank elbise dolabı, gardrop cilşok çamaşırhane cinaq lades cînavk zamir, adıl cincilî saf su cindê azize, güzel cindî yakışıklı, alımlı, aziz cineh ucu kalın sopa cinêkirin pamuk toplamak cinên küçük bahçe cir sohbet, görüşüp konuşma cîran komşu cîrantî komşuluk cis kireç cisane kireç ocağı civak toplum civakî toplumsal, sosyal civaknas sosyolog civaknasî sosyoloji civandin toplamak, biriktirmek civat topluluk civîn toplantı. civîna çapemeniyê basın toplantısı ciwan genç, güzel, yakışıklı ciwanî gençlik ciwanik bayan, hanımefendi cîwar yöre, bölge, mekan cixirandin kışkırtmak, tahrik etmek cixirîn tahrik olmak ciyawaz farklı, ayrı, değişik ciyawazî farklılık, ayrılık co kanal, ark cobar dere cok kanal, ark col karışık, heterojen computer bilgisayar, computer conega tosun, dana cot çift cotbûn çifteşmek coşandin coşturmak coşî coşku, heyecan coşîn coşmak cotkar çiftçi cotkirin çift sürmek cûbirk cırcır böceği cuda ayrı, farklı cudahî farklılık cudaxwaz ayrılıkçı cûm sakız cunûtin ıslak toprak cur bi cur türlü türlü cure tür, çeşit cûrnik kar sularının biriktiği kaya üstü çukurcuklar cûtin çiğnemek cuwar yem torbası | |
| | | Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: devamı Salı Mart 08, 2011 3:21 pm | |
| Ç, ç çak iyi hoş çakbûn iyimser, hoşörülü çal 1. çukur. 2. kuyu. çalak faal, aktif, atik çalakdar eylemci çalakî eylem, etkinlik çalkandin çalkalamak çalkirin gömmek çand kültür çandî kültürel çandin ekin ekmek, fidan vb. sebze dikmek (ekmek) çandinî ziraat çandiyar ziraatçı çap matbacılık, baskı, basım çapbûn basılmak çapemenî basın çaper yazıcı, printır çapger matbaacı çapkirin basmak çapxane matbaa çarbûn meydana gelmek, oluşmak çarçek silahşör çarçîk bataklık çarder kapı çevçevesi çarenûs 1. kader, yazgı. 2. akubet çareserbûn çözülmek çareserî çözüm çareserkirin çözmek çarîn dörtlük çarkirin meydana getirmek çarmedor dört taraf çarmêrkî bağdaş oturma şekli çarnikar dört taraf çarpîne mecazi anlamda döenek, kaypak çartaq çardak çartek dört dörtlük çartıl tırmık çarwe parmaklara takılarak çalınan araç çav göz çavbeloq patlak gözlü çavberdan göz koymak çavbirçî aç gözlü çavdêrî gözlem, izlenim çavdêrxane gözetimevi çavfireh cömert, eli açık çavî bölme, gözenek, gişe, hücre çavînîbûn nazara gelmek çavînîkirin nazar etmek çavkanî kaynak, kaynakça çavlêbûn gözü olmak, gözetlemek çavlêgerandin gözden geçirmek çavnebar kıskanç çavnebarî kıskançlık çavnêr gözlemci çavpêketin 1. gözüne ilişmek. 2. ropörtaj. çavqîçkirin göz kırpmak çavqurcandin göz kırpmak çavsivik hor gören çavsor zalim, gözü kan bürümüş kişi çavteng cimri, pinti çavşûjin çekik gözlü çaw yaş ağaç, çubuk çawa nasıl çawanî nitelik çax vakit, dönem çay çay çaydank çaydanlık çayger çaycı çayxane çay evi çê iyi çêbûn olmak, oluşmak, düzelmek çêbuwar suni, yapay çêj tat çêjandin tatmak çêjdar lezzetli, leziz çek silah çekbend yelek çekdar silahşör, militan çêker yapıcı, tamirci çêkirin yapmak, oluşturmak, tamir etmek çêl kaya çêlek inek çeleng yakışıklı, görkemli, atik, cesur çelik yavru, civciv çelitîn bir şeyin kabuğunun soyulması çêlkirin sözetmek, bahsetmek çelqîn çalkalanmak çelûs çok soru soran, ısrarcı çelziman çok konuşan, geveze çem nehir çemandin eğmek, bikmek çembil kulp, sap çemçûr yaprak biti çemçûs cimri, pinti çemîhanî dutluk çempal büyük yük üzerine konan küçük yük çençûz cimri çend kaç, birkaç. "çend zarok." birkaç çocuk. çendînî nicelik çenebaz geveze çeng 1. avuç. 2. kulaç. çênî kuş yemi çep 1. sol. 2. solak. çepel pis, kirli çeper siper, mevzi çepgir solcu çepik alkış çepiklêdan alkışlamak çepil dirsek ile omuz arası kısmı. çeprast çapraz, çapraşık çeqçeqok 1. değirmen taşının ayar çubuğu. 2. mantar tabancası. çeqene sedir ağacına benzer bir ağaç çêr küfür, sövgü çêrandin otlatmak çêrbaz küfürbaz çêre ot çêregeh otlak, mera çêrek küfürbaz çêrîn otlanmak çerixîn kendi ekseni etrafında dönmek. çêrlêkirin küfüretmek, sövmek çerm deri çermesor kızılderili çêrt kuş dışkısı çerx 1. çark. 2. kalem tıraşı. çerxetûn tava çespandin ispat etmek, saptamak çêtîkirin parçalamak çetir daha iyi, tercih edilir çewal çuval çewsandin sindirmek, ezmek çewsîner baskıcı, zorba çewt yanlış çewtî yanlışlık, yanılgı çexer ayak çêyî iyilik çi ne. "Çi bû?" Ne oldu? çiçik insan memesi çiftexas patiska çîk 1. kıvılcım, pırıltı. 2. şey, yani anlamında sözcük. çikandin 1. suyu kesmek veya kurutmak. 2. ağaç, direk vb. dikmek. çiksayî açıkmavi gök, bulutsuz çil kırk çîleçep zikzaklı dağ yolu çilek obur, pisboğaz çilemîn kırkıncı çilfis aşıran, çırpan çilfisandin aşırmak, yürütmek çilîçilî yarasa çilizîn eşya veya yiyecek dilenmek, otlanmak çilm sümük çilmisandin soldurmak, pörsütmek çilmisî solgun, soluk çilmisîn solmak, pörsümek çilmo sümüklü çilo 1. nasıl? 2. yaprakları dökülmeden kesilen ve daha sonra kurutulan ağaç yaprakları veya dalları. çîm bacak çima neden?, niçin? çiman bir şeyin bir parçasının kesilmesi anlamında fiil. çimkî çünkü çîn 1. desen, nakış, oya. 2. sınıf. çînayetî sınıfsal çinîn 1. biçmek. 2. nakşetmek. çîp baldır çipîsk fiske çîqal zayıf, cılız çiqas ne kadar? çiqinî kabız çiqinîbûn kabız olmak çira çıra, lamba, fener, fanus çirandin yırtmak, mecazi anlamda palavra atmak. çirçîrok masal çîrik meyvaların kurutulmuşu çirikandin hallaçlamak çirikvan hallaç çirîn yırtılmak çirk saniye çîrok masal, öykü çîrokbêj masalcı çîroknivîs öykü yazarı çirûsîn parıldamak, parlamak çirûsk kıvılcım, parıltı çirxatkirin değirmeni durdurmak çît bir yazma türü çiv dolambaç, dolambaç, zikzak çivan kaytarmak, kıvırmak çivîk serçe çiya dağ çiyakêş dağcı çîz at sineği çizirîn sızmak ço çubuk, deynek çogan deynek, baston çolbir kestirme yol çolik hela çolistan çöl, kır çong diz çop gasp çopandin gasp etmek çopîk ahmak çoqil ayak çors patavatsız, kaba sapa çortan kurutulmuş çökelek çov çubuk, deynek çûk serçe, bıldırcın vb. kuşlar çûle halkı güldüren çûn gitmek, gidiş çûr kumral çûyîn gitmek, gidiş | |
| | | Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: devamı Salı Mart 08, 2011 3:21 pm | |
| D, d da 1. önek olarak kelimeye alçaltıcı, indirici anlamını katar. 2. sıfat eki olarak, "de", "da", "den", "dan" anlamını verir. 3. "dan" fiilinin dili geçmiş zamanı. 4. anne. dab tuzak dabaş 1. konu, bahs. 2. araştırma. dabêlandin yutmak daberizîn saldırmak, çatmak dabeş kısım, parça dabeşkirin bölmek, taksim etmek dabînkirin garanti etmek, güvenceye almak dabir apostrof daçek dilbilgisinde edat, ilgeç daçikandin ağaç, bayrak vb. dikmek dad adalet, hukuk dadan kapatmak, örtmek dadgeh mahkeme dadgeha lihevanînê sulh mahkemesi dadgeha sezayî ceza mahkemesi dadger hakim dadkirin yargılamak dadyane adil dagerandin birşeyi aşağı doğru çevirtmek veya indirtmek dagerîn aşağıya doğru inmek dagirker işgalci dagirkirin işgal etmek dagirtin doldurmak, istila etmek dahatin inmek dahatû gelecek dahênan yaratmak, icat etmek dahêner yaratıcı, mucit dahol davul daholjen davulcu dahûrandin çözümlemek, analiz etmek dahûrîn çözümleme, analiz daketin inmek dalan dehliz daliqandin asmak daman etek damezrandin kurmak damezrîner kurucu damilandin gözlerini yummak damilîn gözlerin yumulması dan 1. vermek, ödemek. 2. dövme buğday. 3. günün öğünleri. danasîn tanıtım dane veri dane berhev karşılaştırmak, mukayese etmek dane pey takip etmek danezan bildirge, tebliğ dange kışın hayvanlara yem verilen yer danîn 1. koymak, indirmek. 2. kurmak. daniştin oturmak danû kaynatılmış buğday danûstandin 1. ilişki, alaka, diyalog. 2. alışveriş danzanîn bildirmek, belirtmek dapalandin damıtmak, süzmek dapalîn damıtılmak, süzülmek dapêjtin budamak dapîr büyükanne, nine daqoq tokmak, kapı tokmağı daqurtandin yutmak dar 1. ağaç, odun. 2. sonektir. veren, emreden, hükmeden anlamına gelir. "fermandar" (buyuran, emreden, komutan, amir gibi). 3. meyve isimlerine göre ağaçları isimlendirir. 4. idam sehpası. 5. sözcüğe "lı", "li" vb. sahiplik eklerini takar. 6. sopa, kalın değnek. dara maliye darayî mali darbest 1. tabut. 2. sedye. dardekirin 1. asmak. 2. idam etmek. darê dinyayê yeryüzü darêjtin türetmek, yaratmak darîn ahşap daristan orman darizandin yargılamak darkutik ağaçkakan das orak dasî 1. kılçık 2. arpa, buğday başağındaki uzantılar. daskêş orakçı daşir tuvalet, hela davetname davet, davetname, çağrı daw etek dawerivandin durulmak dawerivîn durulanmak dawestîn ayakta durmak dawet düğün daweşandin silkelemek dawetî davet, davetname, çağrı dawî son dawîlêanîn sonuçlandırmak dawîlêhatin sonuçlanmak, bitmek dax keder daxbar kederli, üzgün daxistin indirmek daxkirin dağlamak daxuyandin açıklamak daxuyanî açıklama daxwarin 1. çekinmek, itaat etmek. 2. içine atmak. daxwaz istek, talep, arzu daxwazname dilekçe dayende veren, verici dayî ak asma, ören gülü dayik ana, anne dayin vermek, ödemek dê 1. ana, anne. 2. ecek, acak eki katan gelecek zaman eki. deban kılıcın demir bölümü debar geçim. "Debara xwe kirin." geçinmek debeng ahmak, gerizekalı def erbane defandin itmek, itelemek degel 1. komik. 2. cesaret. "bi degel" cesaretli. dehfdan itmek dehî adak, kurban dêhn dikkat. "dêhna xwe dan" dikkat etmek, yoğunlaşmak. dejnik tere otu dek û dolap hile, entrika dêl 1. bedel, bir şeyin yerine verilen. 2. kancık. 3. yerinde, yeri. delal sevgili, aziz dêlegur dişi kurt dêlemar kertenkele dêlî üzüm asması dêlik 1. kancık, mecazi anlamda kahpê, kalleş. 2. dişi köpek. delîve fırsat, imkan dem zaman, vakit dêm 1. susuz veya çorak arazi. 2. yanak. deman kira dêman yerleşik, yerli demandar kiracı demankar kiraya veren demankirin kiralamak dêmarî üvey anne dembûhêrk sohbet demdemî kararsız, tutarsız, geçici demîn geçici, süreli demjimêr saat demsal mevsim dendik çekirdek deng 1. ses, seda. 2. oy. dengaz konuşkan olmayan dengbêj şarkıcı, türkü söyleyen, masal anlatan halk ozanı, ses sanatçısı dengdan 1. seslenmek. 2. oylama, oylamak, nam salmak. dengdar dilbilgisinde sessiz harf dengdêr dilbilgisinde sesli harf dengik kursak dengkirin konuşmak, seslenmek denglêkirin seslenmek dengûbas haber, havadis, ajans dengvedan yankı, yankılanmak dep yassı tahta depreş kara tahta deq 1. metin, teks. 2. büyük aşık kemiği. 3. puan. 4. dövme. 5. benek. deqaq ütü deqel sert toprak deqkirin dövme yapmak deqlûs takla atma der 1. dış, dışarı. 2. hariç. 3. yer. dêr kilise der bar ilgili, hakkında deramet gelir deranîn çıkarmak derav çamaşır yıkama derbasbûn geçmek, aşmak derbaskirin geçirtmek, aşırmak derben elbise askısı, vestiyer derbirin ifade etmek dercaw elbezi derçik eşik derçûn çıkmak, görünmek derd dert, acı, hüzün derdanik yoğurt yada peynir süzülmesinde kullanılan bez derdekopan tatanos derdestkirin tutuklamak derdmend dertli, acılı, hüzünlü derdor çevre, etraf dêre fistan derek belirsiz derence basamak, merdiven dereng geç derengmayîn geç kalmak derew yalan derewîn yalancı derewkar yalancı derewkirin yalan söylemek derfet imkan dergeh giriş kapısı, büyük kapı dergevan kapıcı dergîl ağaçtan örülen kapı dergistî nişanlı, sözlü dergûş beşik derhêner yönetmen derhûd kefil derhûde kefalet derhûdname kefaletname derî kapı derîçe kapakçık derîçeyên dil kalp kapakçıkları derîn çıkış kapısı dêrîn asil, soylu, antika, kadim dêriskirin viran etmek derîzan kapı önü derizandin çatlatmak, yarmak derizîn çatlamak, yarılmak derkenar ilişikteki not, anekdot derketin çıkmak, çıkış derketina holê ortaya çıkmak derketina nêçîrê ava çıkmak, avlamak derkirin çıkarmak, kovmak dermale besi hayvanı derman ilaç dermanafiroş eczacı dermanxane eczahane dernixûn kapkacak ve paketlenmiş şeylerin ters çevrilmesi derpê don, tuman derşo bulaşık bezi derûder çevre, etraf derûn psikoloji derûnî psikolojik, ruhi derve dışarı, dışarda dervekirin soymak, çalmak derveyî dışsal, harici derxistin çıkarmak derxûn tencere kapağı derya deniz deryevan denizci derz çatlak, yarık derzî iğne derzîdank iğnelik derzîlêxistin iğne yapmak derzîreq toplu iğne dest el destar el değirmeni destavêtin 1. el atma. 2. sataşmak, sarkıntılık yapmak. destavxane tuvalet destbend kelepçe destbirak 1. kan kardeş, sırdaş. 2. sağdıç. destbûrî sözüne önem verilmeyen destdan dokunmak destdirêjî müdahale, tecavüz, cinsel taciz deste 1. buket. 2. kurul. 3. askeriyede takım. destêkar müdaheleci destexwişk ahiret kardeşi, sirdaş destgeh atölye, tezgah destgirtî nişanlı, sözlü desthilatdar iktidar olan, egemen desthilatî iktidar destik tutamak, kabza, sap destjêberdan bırakmak, vazgeçmek destkeftî kazanım destmal 1. mendil. 2. havlu. destmêjşikandin abdest bozmak destnimêj abdest destnimêjgirtin abdest almak destnîşankirin saptamak, tespit etmek destnivîs elyazısı destpêk başlangıç, giriş destpêkirin başlamak, girişmek destşok lavabo destû izin, müsaade destûrdan izin vermek, müsaade etmek destûrname icazetname, onay, diploma destxweşîlêkirin başarı dilemek destxwişk sırdaş, kankardeş deşt ova, düzlük dev ağız dev jê berdan vazgeçmek, boşvermek devavêtin sataşmak, laf atmak devbelaş boş konuşan kimse dever yöre, bölge deverî yerel, mahalli devî çalılık devik kapak devistan çalılık devjenî ağız dalaşı devkî sözlü devliken güleryüzlü, neşeli devling pantolon paçası devmirî sessiz, konuşmaktan aciz devnerm tatlı dilli devok ağız, şive dew ayran dewdew papağan dewik kızmış yağın tortusu dewisandin bastırmak, sıkıştırmak, basmak dewisîn sıkışmak, basılmak dewixandin bayıltmak dewkil ayran yayığı dewlemend zengin dewlemendî zenginlik dewraze büyük at dewre yanlış, hatalı dews yer, iz dewx baş dönmesi dexes kıskanç dexesî kıskançlık dexl tahıl, hububat deydik salıncak deyn borç, veresiye deyndan borç vermek deyndar borçlu deyndêr alacaklı deynstandin borç almak deyz kış için saklanan hayvan yiyeceği dezgeh 1. kurum, kuruluş. 2. tezgah. dezî ince iplik di 1. fiillerin şimdiki zaman halini sağlar. Mesela: dikim, diçim... 2. türkçede "de", "da", "te", "ta", "den", "dan", "içinde" gibi fiil eklerin ve edatların yerini alır. Mesela: "di (3 roja de)" üç günde, üç gün arasında. di vî warîde bu konuda, bu alanda di heman rojê de aynı gün dibe ku belki dibetî olasılık dibistan okul dibistana amadehiyê lise dibistana navîn ortaokul dibistana seratayî ilkokul dîdar görüşme difn burun digel ile, birlikte dihindan önem vermek dij karşı, anti dijber karşıt, muhalif dijmin düşman dijminahî düşmanlık dijûn küfür, sövgü dijwar zor, çetin dijwarî şiddet, güçlük, zorluk dik sahne, seki dîk horoz dil gönül, kalp, yürek dîl esir, tutsak dîlan düğün, eğlence dîlangirtin halay çekmek dilawêr cesur, yürekli dilbaz cilveli, albenili dilbikul dertli, kederli dildan gönül vermek dildar aşık, sevdalı dilfireh sabırlı, rahat dilgerm samimi, içten dilgeş neşeli, coşkulu dilgiranî burukluk dîlgirtin esir almak dilhebûn niyeti olmak dilhênikbûn ferahlamak dilhişk taş kalpli dilîn his, duygu dilketî aşık dilkirin istemek, niyetlenmek dilmayin kırılmak, alınmak dilmê rafadan yumurta dilnerm yufka yürekli dilnizm alçak gönüllü, mütevazi dilodîn kararsız, delidolu dîlok halayda söylenen türkü dilop damla dilopkirin damlamak dilovan alçakgönüllü, şefkatli dilpak temiz kalpli, faziletli dilq kılık kıyafet dilsar isteksiz dilsoz sözüne bağlı, sadık dilteng sabırsız, sıkkın, tahammülsüz diltenik yufka yürekli; duygusal diltepîn kalp çarpıntısı diltezîn elim, acı dilşa sevinçli, neşeli dilxwaz istekli, meraklı dilxweş memnun dilxweşî memnuniyet dilxwexbûn memnun olmak dîmen görüntü dims pekmez dîn deli, çılgın dîn û har delirmiş, azgın, çıldırmış dînbûn delirmek dînik hafif meşref dînkirin delirtmek dinya dünya dinyadîtî görgülü, edepli dinyanedîtî görgüsüz, kaba diran diş diranbeş dişlek dirandin yırtmak diranqîç dişlek diransaz dişçi dirav para diravname bütçe direfş 1. sancak, fılama 2. simge, sembol dirêj uzun dirêjahî uzunluk dirêjbûn uzanmak, uzamak dirêjîpêdan devam etmek dirêjiya salê yıl boyunca dirêjkirin uzatmak dirî diken dirinde yırtıcı, vahşi dirîreşk böğürtlen dîrok tarih dîrokî tarihi dîroknas tarihçi dirûşme slogan dirûşme qîrandin slogan atmak dirûtin elbise vb. dikmek dirûv çehre, görünüm, eşgal dirûvpêketin benzemek dîsa yine, gene dîsgotin nakarat dîtbarî görsel diş baldız dîtin görmek, bulmak, görüş dîtir başkası, öteki divê mecbur, zorunlu, elzem divêt mecbur, zorunlu, elzem divêtî zorunluluk, mecburiyet dîwar duvar dîwarlêkirin duvar örmek diwaroj gelecek dixapîne kandirmak dixebite çalışıyor dixemilîne süsletmek dixeniqîne boğdurulmak dixitimîne tıkandırmak dixurîne kaşıtmak dixwe yemek yiyiyor dixweredîtin üşünmemek, erinmemek dixweze istiyor dixwîne okuyor diyar belli, belirgin, açık diyarde olgu, fenomen diyarî armağan, hediye diyarîkirin hediye vermek, ithaf etmek diyarker belirleyici diyarkirin belirtmek diz hırsız dîz çömlek dizek hırsızlığı seven, klaptoman dizî hırsızlık dîzik çömlek dizîka gizlice dizîn çalmak, yürütmek dizûtirîn katê de en kısa zamanda dobelan bir mantar türü dojeder abse, cerehatlı yara dojeh cehennem dol vadi dolmend zengin dolmendî zenginlik doman süreç domandin sürdürmek, devam ettirmek domdar sürekli, daima domîn devam etmek, sürmek don iç yağ doq çomak dor 1. çevre. 2. sıra. dorhatin sırası gelmek dorlêgirtin çevrelemek, güç duruma düşürmek dormandor etraflı, kapsamlı dorpêçkirin ablukaya almak, kuşatmak dost dost dostanî dostluk dot kız doşanî sağmal hayvan dotin sağmak dotir ertesi dotira rojê ertesi gün dotmam amca kızı doxîn uçkur doxînsist zampara, çapkın doz ülkü, dava, mücadele dozger savcı dozîn içgüdü du iki dû 1. arka, arkası. 2. duman. dûajo yardımcı çoban dubarekirin tekrar, tekrar etmek dubendî ikilik, itilaf, çelişki ducan hamile, gebe ducanîbûn hamile olmak duçerxe bisiklet dudil ikircikli, karasız, tereddütlü dudilî tereddut dudu iki duh dün dukar söylenti, rivayet dûkel buhar dûmahî devam arkası dûmir körelme dûmirandin köreltmek, dumura uğratmak dûpatkirin belirtmek, vurgulamak dûpişk akrep dûr uzak dûrahî uzaklık dûrbîn dürbün dûrebîn basiretli, uzağı gören dûredest erişilmesi güç, uzak dûrî uzaklık duristkirin yapmak, meydana getirmek durû iki yüzlü, riyakar durûtî ikiyüzlülük, riyakarlık dûrxistin uzaklaştırmak duryan kavşak, yol ayırımı dûş hiza, seviye duşaxe difteri duşem pazartesi duşîze bakire dûv kuyruk dûvedirêj uzun erimli, ayrıntılı dûvelenk uydu dûvmesas bülbül dûvre sonra dûxan duman | |
| | | | Kürtçe'de sıkça kullanılan bazı kelimeler ve türkçe anlamları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |