Sîya Şevê admin
Mesaj Sayısı : 426 Kayıt tarihi : 01/01/10
| Konu: 6 KADIN, 6 YAŞAM C.tesi Ağus. 11, 2012 8:48 am | |
| [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
LEYLA KASIM (1952–1974)
Kerkük şehrinde dünyaya geldi. İlk ve lise eğitimini Kerkük şehrinde tamamladı. Ailesi ile birlikte Bağdat’a göç etti.Burada üniversite eğitimine devam etmek istedi ama, engellendi. Kürdistan öğrenciler birliği (YXK) ile tanıştı ve onlara destek verdi. Irak rejimi 1974 senesinde Kürtlere karşı katliamlara başlamıştı ve Kürt ailelerini Bağdat’tan çıkarıyorlardı. Kürt şehirlerini bombalıyordu. Kürt halkına karşı Irak rejiminin yaptığı vahşeti tüm dünyaya duyurmak için Leyla Kasım ve dört arkadaşı bir uçak kaçırma olayını gerçekleştirmek istediler. Ancak bu uçak kaçırma işlemi gerçekleşemedi. Leyla ve dört arkadaşı Irak rejimi tarafından 24 Nisan 1974’te yakalandı. Leyla Kasım ve dört arkadaşı 13 Mayıs 1974 yılında idam edildi. Leyla Kasım, idam sehpasına giderken Kürtlerin ulusal marşı olan Ey Raqib i okuyarak, ‘beni öldürün ama, benim ölümümle binlerce Kürt uyanacaktır’dedi.İdam edildiğinde 22 yaşında idi.
LEYLA BEDİRXAN
Yahudi bir anne olan Henriette Hornik ile Bedirhan ailesinden bir bey olan Abdurrezak Bedirhan’ın kızı Leyla Bedirhan, Avusturya’da dans eğitimi aldıktan sonra Doğu egzotizmini yansıttığı dansları ile ünlü bir balerin olarak Avrupa’da tanınır. Doğu’dan batıya gitmiş sıradışı bir kadın olarak iz bırakan LeylaBedirxan,dansıyla o dönem Avrupa basınında övgülerle yer almış. 1908 İstanbul doğumlu Leyla Bedirhan, ailesiyle zorunlu bir sürgün sonucu Mısır’a göçmüş. Çocukluğunu Mısır’da geçiren Bedirhan, babasının ölümü üzerine annesi Henriette Hornik ile birlikte Viyana’da yaşamış.Viyana’da ilk dans eğitimini alan Bedirhan, ilk kez Viyana Operası’na sahneye çıkmış. Leyla, Fransa’da kalabilmek için uzun süre birlikte yaşadığı Henri Touache ile evlenmiş. Leyla kimliği ile varolan bir kadın. Her yerde Kürt olduğunu vurguluyor. Arap olarak ifade edildiği her yerde muhakkak Kürt olarak düzeltmekten vazgeçmiyor.
Avrupa basınında Kürt balerin Leyla Bedirhan ile ilgili yer alan yazılar şöyle: Profesör R. Fath, Gazette de Lausanne’de: Uzak bir Doğu’nun masalsı kıyılarında doğan, Salome’nin kızı, Şehrazat’ın kız kardeşi, yön değiştiren yazgı yellerinin sürüklediği yıldız, gösteri sultanı, bizlere geldi. Etten kemikten bir yaratık mı, yoksa rüya prensesi mi? Dans ediyor. Şimşek gibi bir akor çakıyor sonra sönüyor. Çölün aşk şarkısı ya da ayinsel bir deyiş. Kont Robert de Beauplan (La Libertê d’Egyp’de: Genç Kürt prensesi Leyla Bedirhan’ın kıvılcım saçan gözleri, Saray’ın takımyıldızının değerli taşları gibi parlıyor. Lavtadan dökülen ezgiler eşliğinde dans ederken, kumların büyüsüyle sıçrayan genç bir kısrağı andırıyor. Çıplak ve beyaz güzel ayakları karla yoğrulmuşa, ay ışığına bulanmışa benziyor. “Ay belki de gökyüzünde, bir soyun gururu olan harikulade genç kızı izlemek içindurdu.”
KARA FATMA
The Illustrated London News adlı İngiliz dergisinin 22 Nisan 1854 tarihli baskısı, Maraşlı aşiret reisi Fata Reş Xanim’in İstanbul ziyaretine geniş yer ayırdı. Haberde bu Kürt kadınının 300 savaşçısıyla birlikte İstanbul’a Osmanlı sultanlığına bağlılığını bildirmek üzere I. Abdülmecid ile görüşmek için geldiği belirtiliyordu. Habere göre Fata Reş, ilgiyle karşılanmış ve sultan tarafından sarayda ağırlanmıştı.Haberde Fata Reş’in kocasının daha önce sultanla uyuşmazlık yaşadığı ve Kandiya Zindanı’na atılmış olduğu da belirtiliyordu. Kürt kadın tarihinde önemli bir yer tutan Fata Reş Xanim’in (Bazı Kürt bölgelerinde Fata Nêr – Erkek Fatma olarak bilinir) hayatı ile ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Dönemin Avrupa gazeteleri onu “Kürt Prensesi”, “Kürdistanlı Kara Fatma” ve “Kürt Amazonu” olarak tanıtırlar. Osmanlı’da ise 1853-1856 yılları arasında katıldığı Osmanlı – Rus savaşlarından dolayı “Kürd Mücahidini” olarak bilinmesine rağmen İttihat ve Terakki yönetimiyle birlikte bir Türk kadın kahramanı olarak sunulmaya çalışılır. Çukurova bölgesinden olduğu ve savaş zamanıMustafa Kemal ile görüştüğü söylenir. 1956 yılında hayatı da filme çekilen ‘Kara Fatma’nın Türk milli mücadelesinin önemli bir yüzü olduğu savunulur. Oysa gerçekte o bir Kürt kadınıdır ve 1800′lü yılların sonunda ölmüştür.(Kürt Kara Fatma için Mehmet Bayrak’ın Alevilik ve Kürtler kitabına bakabilirsiniz. )
LEYLA ZANA
14 yaşında iken bölgenin büyük ailelerinden birinin oğlu olan Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana ile evlendi ve Diyarbakır’a yerleşti. 12 Eylül 1980 Darbesi onrasında tutuklanarak cezaevine giren Mehdi Zana Diyarbakır, Aydın, Afyon ve Akşehir cezaevlerinde 14 yıl kalırken, bu yıllar Leyla Zana için okuma yazmayı da öğrendiği bir eğitim süreci oldu. 1991 seçimlerinde, bölge kadınlarının büyük desteğini aldığı bir seçim çalışması sonrasında Diyarbakır milletvekili olarak TBMM’ye girdi. 6 Kasım 1991′de, TBMM 19. Yasama Dönemi için yapılan yemin töreninde, başında Kürt bayrağının renkleri olan bir bantla, Türkçe başladığı yemini Kürtçe Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm (Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum) cümlesiyle tamamlaması nedeniyle tepkiyle karşılaştı. 3 Mart 1994′te, ABD’de yaptığı bir konuşma yüzünden, TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınakla beraber milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırıldı. Ertesi gün dokunulmazlıkları kaldırılmış olan diğer 5 milletvekiliyle birlikte gözaltına alındı.
17 Mart 1994′te, grup arkadaşları Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan ile birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. 8 Aralık 1994′te yasadışı örgüt üyeliği suçundan mahkum olarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapishaneden yazdığı mektuplar önce bir gazetede yayımlandı, daha sonra kitap haline getirildi.
Hapishane yılları boyunca uluslararası barış kuruluşlarının ve insan hakları derneklerinin ilgisi ve desteğiyle karşılaştı. Avrupa Birliği süreciyle birlikte yoğunlaşan çabalar sonucunda ve AİHM kararı doğrultusunda yeniden yargılanan Zana ve arkadaşları, 10 yıl önce verilen 15′er yıllık hapis cezaları olduğu gibi onaylanarak cezaevinde kaldılar. Ancak 8 Haziran2004′te Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nden serbest bırakıldı.
Ödülleri
Rafto Ödülü (1994) Sakharov Ödülü (1995). Bruno-Kreisky-Preis Ödülü (1995) Aachener Friedenspreis Ödülü (1995) Paris Şehri Gümüş Madalyası (2004) Onursal Vatandaş (Paris ve Cenevre’de).
ZİLAN/ ZEYNEP KINACI
Zilan 1972 yılında Malatya’da doğar. Aslen Malatya merkeze bağlı Elmalı köyündendir. Ailesi Mamureki aşiretindendir. Zeynep Kınacı (Zilan) ilk, ortaokul ve liseyi Malatya’da okur, üniversite eğitimini de Malatya’da yapar. Malatya İnönü Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun olur. Malatya Devlet Hastanesi’nde röntgen teknisyeni olarak çalışmaktadır. Zilan bir yönüyle aile ortamında serbest yetişir. Sol düşüncelerle ve Kürtlükle lise yıllarında tanışır. Üniversite yıllarında da ilgisi gelişir.
1995 yılında gerilla saflarına katılır. Gerilla içerisindeyken, kendi belirlemesi ile geçmişe oranla kendi kişiliğini tüm yönleriyle tanıyarak bir gelişmeyi sağlar. İddia, kararlılık,moral, netleşme vb. konularda güçlenir. Direniş mirasına sahip çıkma sözü ı 30 Haziran 1996′da Dersim şehir merkezinde intihar eylemini gerçekleştirir. Eylemiyle Kürt halkının özgürlük isteminin ifadesi olur. “Kürt kadınının direniş sembolü olmak istiyorum” der ve Kürt tarihi, Kürt kadını için yeni bir yaşam manifestosu olur
ZÎN
Aslında reel olarak böyle bir kadın yok.bildiğiniz gibi Zîn bir kürt karakteri olarakdoğmuştuR.Sebeplerine biraz değinmekte fayda var. Yukarda ki listede yer alan Kürt kadınlarının belki de bir bütün yüzüdür. Aynasıdır Zîn karakteri. Kürtlerin en ünlü destanı Memê Alan’dan ilk tanıştığımız bu karakter daha sonra Kürtlerin en büyük filozofu Ehmedê Xanî’nin Mem û Zîn ile tekrar ve az farklı bir formatta bize sunduğu Zîn her ne kadar aşk ile özdeşleşmişse de şiddetle karşıyım bu duruma.
Ahmedê Xanî’in tasarladığı Zîn özgürlüğü simgeler,ülkeyi . Mem bir aşık değildir.Mem de “halkı” temsil eder.Yani halk kurumlardan özgürlüğünü talep eder.Savaşını verir. Mem’i de anlamlı kılan ve yücelten bu durumdur.Zîn mücadelesi ile yer yer Leyla Zana’dır.Hayatına son vermesi ile Zİlan’dır.Savaşı ile Leyla Kasım’dır.Cizre kültürü ile yoğrultan ve belki de newrozda folklorunu yaşatırken Leyla Bedîrxan’dır.. Günümüz modern Kürt kadının,hele de değişen dönüşen ve ekolojik cinsiyetçi kuram ile tanımlanan kadının kendini çok güzel bulduğu bir karakterdir,tariftir,yoldur Zîn.. Dünya edebiyat tarihinde belki özgürlük ile şifrelenen ilk kadın karakterdir.[alıntıdır] | |
|